Hava gayet güzeldi. Ah o bulutlar yağmuru getirmese, o şimşekler çakmasaydı!
19 Mart sabahı hava bulutlu ve yağışlıydı, ama pek çoklarına göre hava sakindi. En azından şimşekler çakmaz, halk ayaklanmazdı. Orada burada birkaç basın açıklaması, mecliste bir iki görüşme… Her şey sermaye kesimi açısından kontrol edilebilir durumdaydı. Ancak aniden şimşekler çakmaya başladı. Bir gürültü, bir patırtı, ortalık karıştı.
Daha önce Cumhurbaşkanın ifade ettiği ve herkesin kendisine yorduğu “turbun büyüğü heybede” ifadesinin aslında işçi ve emekçilere yönelik bir mesaj taşıdığını görüyoruz.
Öyle günlerden geçiyoruz ki gündem değişiyor, değiştiriliyor. Her sınıf ve katman rolünü kendi karakteriyle oynuyor. Burjuva siyaset kampında her gün “büyük olaylar” yaşanıyor. Burjuva muhalefetin başı daha bir ay önce külhanbeyi havasında “otuz binin altında yokuz” diyerek sözde el yükseltti.
On yıllardır uzlaşmacı, işbirlikçi pratiğin etkisi altındaki sendikal hareket, nitelik ve nicelik olarak burjuva siyasal ufku aşamamanın oldukça uzağında şekillendi. İki binli yıllarla birlikte sendikalarda örgütlenme süreci biçim değiştirdi.
Son günlerini yaşadığımız 2024 yılının işçi sınıfı için pek iyi anılacak bir yıl olmadığı çok açık. Yaşamın her alanında tam bir kuşatmayla karşı karşıyayız. İğneden ipliğe her şeye gelen yüksek zamlar durmak bilmeden devam ediyor.